Genel Bilgiler
Almanya’da ürün denetimi temel olarak PGD mekanizmasına dayanmaktadır. Bununla birlikte gümrük idarelerince seçici denetimler de uygulanabilmektedir. Gümrük idareleri 3. ülkelerden ithal edilen ürünlere uygulanan seçici denetim sonucunda bir ürünün güvenli ürün olmadığı şüphesini taşırsa (örneğin yeni yaklaşım direktiflerine tabi bir ürüne CE işareti iliştirilmemişse) ürünün serbest dolaşıma girmesini geçici süreyle (3 gün) engelleyerek durumu ilgili piyasa gözetimi birimine iletmektedir. Eyaletler bazında belirlenen piyasa gözetimi birimi 3 gün içerisinde müdahil olma iradesini açıklamazsa söz konusu ürün gümrük idaresince serbest dolaşıma bırakılmaktadır. Bununla birlikte piyasa gözetimi birimi müdahil olma iradesini gümrük idaresine bildirmesi halinde nihai kararın verilmesine kadar geçen süreçte ürünler gümrükte takılmaktadır.
Malların serbest dolaşımına ve küresel ticarete rağmen, belli mallar ithalat ve ihracatta kısıtlamalara tabidir. Hem ulusal hem de AB hukukundan kaynaklanan bu özel kurallar ithalat ve ihracatta yasak ve kısıtlamalara neden olmaktadır.
Bu yasak ve kısıtlamalar temelde aşağıda sıralanan alanlardaki hakların korunması için gerçekleştirilmektedir.
- Kamu düzeninin korunması
- Çevrenin korunması
- İnsan sağlığının korunması
- Hayvanların korunması
- Bitkilerin korunması
- Sınai mülkiyet haklarının korunması
- Kültürel mirasın korunması
Bununla birlikte, belirli mallara bazı ülkeler için kısıtlamalar uygulanmaktadır.
Bazı üçüncü ülkelerden gelen tekstil ve çelik ürünleri genellikle ithalat kotaları ile kısıtlanmakta ve ithalat lisansı gerektirmektedir. Lisanslarla ilgili daha fazla bilgi, ilgili prosedürlerden sorumlu olan Federal Ekonomi ve İhracat Denetimi (
Bundesamt für Wirtschaft und Ausfuhrkontrolle - BAFA) web sitesinde mevcuttur.
Sağlık, silah veya nesli tükenmekte olan bitki ve hayvan türleri gibi insan sağlığı, kamu güvenliği veya çevrenin korunması açısından risk oluşturabilecek ürünlere özel ithalat kontrol düzenlemeleri uygulanır.
Karantina İşlemleri
Bitki hastalıkları ve zararlıları, canlı bitkiler, bitki ürünleri veya belirli zararlı organizmaları taşıyan diğer nesneler veya bitkilere yapışan toprak ile yurtdışından getirilebilmektedir. Bu durum, Almanya'da ve Avrupa Birliği'nin diğer ülkelerinde bitkilere ve doğaya önemli zararlar verebilir.
Bu nedenle, özellikle tehlikeli zararlı organizmaların ve bunlar tarafından enfekte edilmiş veya edilebilecek bitkilerin, bitkisel ürünlerin ve diğer nesnelerin ithalatı özel bitki sağlığı düzenlemelerine tabidir. Bazı bitkiler, bitkisel ürünler ve diğer nesneler ancak özel gereklilikler (örneğin sertifika, ithalat denetimi) yerine getirildiği takdirde ithal edilebilir.
Gümrük makamları, hem ticari sevkiyatlar hem de yolcular için bitki koruma yönetmeliklerine uygun olarak zararlı organizmaların ve enfekte edilmiş nesnelerin ithalatını ve transit geçişini denetlemekle görevlidir.
Küresel ve uluslararası ticari ilişkiler nedeniyle, hayvan hastalıklarının diğer ülkelerden getirilerek Avrupa Birliği'nde yayılması riski her zaman için mevcuttur. Bu nedenle, hayvan dünyasını ve tüketiciyi korumak ve aynı zamanda hayvan hastalıklarının AB'de yerleşik işletmeler ve ticaret üzerindeki muazzam ekonomik etkisinden kaçınmak için, AB üyesi olmayan ülkelerle yapılan ticari faaliyetler sırasında
hayvan hastalıkları mevzuatının hükümlerine uymak zorunludur.
Çiftlik hayvanları, evcil hayvanlar ve arılar gibi canlı hayvanların yanı sıra, hayvanlardan elde edilen ürünler de hayvan sağlığı düzenlemelerine tabidir. Bu ürünler arasında örneğin hayvanlardan elde edilen hammaddeler ve atıklar, et, yumurta ve yumurta ürünleri, bal ve aynı zamanda süt ve süt ürünleri yer almaktadır.
Gümrük idareleri, hayvan sağlığı mevzuatı hükümlerinin denetlenmesi ile ilgilenir ve bu amaçla, ithalat ve ihracatta muayene için bulaşıcı etken taşıyıcısı olabilecek hayvanları ve malları durdurabilir.
Üçüncü ülkelerden gelen hayvanların ve hayvansal ürünlerin Avrupa Birliği'ne girişi sadece veteriner sınır kontrol noktasının tahsis edildiği gümrük ofisleri aracılığıyla mümkündür.
Belirli hayvan sağlığı belgelerinin (örneğin ortak veterinerlik belgesi) gümrük idarelerine ibraz edilmesi gerekmektedir. Sınır kontrol noktası tarafından yapılan veterinerlik işleminin gerçek gümrük işleminden daha önce yapılmaktadır.
Buna ek olarak, hayvanların nakliyesi ve hayvanların ve hayvansal kökenli ürünlerin ithalatı ve ihracatı için münferit durumlarda uyulması gereken başka düzenlemeler de mevcuttur: Hayvan nakil yönetmelikleri de dahil olmak üzere hayvanları koruma hukuku, veterinerlik ilaçları hukuku ve türleri koruma hukuku aşağıda verilmektedir.
Almanya'da hayvan sağlığı yönetmeliklerine uygunluğun denetimi, federal eyaletlerin ilgili
veterinerlik kuruluşlarının sorumluluğundadır. Bu makamlar aynı zamanda ithalat gerekliliklerinin karşılanıp karşılanmadığına da karar vermektedir.
Federal düzeyde, hayvan sağlığı mevzuatından Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı (BMEL) sorumludur. Bu bakanlık, diğerlerinin yanı sıra Federal Tüketiciyi Koruma ve Gıda Güvenliği Dairesi tarafından da desteklenmektedir.
Güvenli ve sağlıklı gıda ticareti, vatandaşların sağlık ve refahının sağlanmasında önemli bir unsurdur. Avrupa ve ulusal gıda mevzuatı, sağlığın yüksek düzeyde korunmasını sağlamaya yönelik tedbirler içermektedir.
Hayvansal kökenli gıdalar arasında örneğin sığır, domuz ve kümes hayvanlarının etleri, süt ve süt ürünleri ile balık ve balık ürünleri yer almaktadır. Bal ve midye de hayvansal kökenli gıdalardır.
Tüm hayvansal kökenli gıda maddeleri, gıda hukuku gerekliliklerine ek olarak her zaman hayvan sağlığı gerekliliklerini de yerine getirmelidir. Bu nedenle, bu tür gıda maddeleri bir gümrük prosedürüne tabi tutulduğunda, gümrük idarelerine her zaman bir Ortak Sağlık Giriş Belgesi (CHED-P) sunulmalıdır.
Hayvansal kaynaklı olmayan gıdalara örnek olarak meyve ve sebzeler, baharatlar ve kabuklu yemişler verilebilir. Tüketicilerin sağlığını korumak amacıyla, AB üyesi olmayan bazı ülkelerden gelen bu gıdalar için özel denetleme tedbirleri uygulanmaktadır. Bu tedbirler, diğer hususların yanı sıra, ortak sağlık giriş belgesi (CHED-D) gibi belgelerin, gümrük prosedürleri esnasında gümrük ofislerine sunulmasını şart koşmaktadır.
Ayrıca, belirli bitkiler veya bitkisel ürünler (meyve ve sebzeler gibi) söz konusu olduğunda, gıda maddeleri de bitki sağlığı düzenlemelerine tabi olabilir. Malların türüne ve menşe ülkesine bağlı olarak, bir gümrük işlemine tabi tutulmak üzere Ortak Sağlık Giriş Belgesinin (CHED-PP) ibraz edilmesi gerekebilir.
Alman gümrük idaresi, yetkileri kapsamında, yetkili gıda ve yem izleme makamlarıyla işbirliği yaparak AB üyesi olmayan ülkelerden yapılan gıda ve yem ithalatının denetlenmesi ile ilgilenmektedir. Gıda ve yem için bir gümrük beyannamesi Almanya'daki herhangi bir gümrük idaresine sunulabilir.
Federal düzeyde, gıda ve yem mevzuatından Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı sorumludur. Bu bakanlık, diğerlerinin yanı sıra Federal Tüketiciyi Koruma ve Gıda Güvenliği Ofisi tarafından da desteklenmektedir.
Almanya'da gıda ve yem mevzuatına uygunluğun izlenmesi, federal eyaletlerin ilgili gıda veya yem denetleme makamlarının sorumluluğundadır. Bu makamlar, bir gıda veya yem ürününün ithalat gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığına karar verir.
Etiketleme
Ürün etiketleme yükümlülüğü Almanya ve Avrupa'da yasalarla güvence altına alınmıştır. Ürünlerin veya ambalajlarının üzerinde ürün özelliklerinin belirtilmesi, öncelikle insanların ve çevrenin korunmasına hizmet etmektedir. Aynı zamanda ürün etiketleme üreticinin kalite kontrolünü sağlamak, ürün sorumluluğunu garanti altına almak ve ticaretin önündeki engelleri azaltmak için kullanılır.
Avrupa Birliği'nde ve Almanya’da ürünlerin işaretlenmesi, etiketlenmesi ve ambalajlanmasına ilişkin çeşitli
AB mevzuatı bulunmaktadır. Yasal gereklilikler, sektöre bağlı olarak değişen çok sayıda yönetmelikten oluşmaktadır.
Ürün etiketlemesine ilişkin en bilinen ulusal ve uluslararası yasa ve yönetmelikler ; Gıda Bilgi Yönetmeliği, Elektromanyetik uyumluluğa ilişkin CE direktifi, Kozmetik Yönetmeliği, Tıbbi cihazlara ilişkin CE Direktifi, Ürün Güvenliği Yasası (ProdSG), Tekstil Etiketleme Yönetmeliği’dir.
Prensip olarak, etiketleme gereklilikleri tüketicileri bilgilendirmeyi ve bilinçli bir satın alma kararı vermelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bilgiler güvenlik amacına hizmet edebilir veya sadece gerekli bilgileri temsil edebilir. Örneğin, belirli alerjenlerin etiketlenmesi, alerjisi olanları tüketimden önce belirli gıdaların içerikleri hakkında bilgilendirmek için gereklidir. Ayrıca bir ürünün son müşteri için yüksek derecede yanıcı veya başka bir şekilde tehlikeli olup olmadığı da belirtilmelidir. Buna karşılık, örneğin dolum miktarı bir güvenlik gerekliliği değildir ancak tüketicinin belirli ürünlerin fiyat-performans oranını karşılaştırabilmesi için gereklidir. Aynı şekilde, alıcıya sorumlu kişiye karşı harekete geçme fırsatı vermek için ürünün üreticisi veya dağıtıcısı belirtilmelidir.
Bir ürünün üreticisinin ve adresinin belirtilmesi zorunluluğu neredeyse evrensel olarak tüm ürünler için geçerlidir. Çoğu ürün için, üreticinin iletişim bilgilerini belirtme zorunluluğu Ürün Güvenliği Yasası'ndan (ProdSG) kaynaklanmaktadır. Ürün Avrupa Birliği dışında üretilmişse ve üretici AB’de yerleşik değilse, üreticinin yetkili temsilcisi veya ithalatçı onun sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Ayrıca, farklı ürünler için farklı etiketleme gereklilikleri uygulanmaktadır. Bu nedenle, hangi standartların ilgili olduğunu ve hangi etiketleme yükümlülüklerinin geçerli olduğunu belirlemek için ilgili yasal düzenleme incelenmelidir.
Ürün Güvenliği Yasası (ProdSG), ürünlerin Alman pazarına sunulmasına ilişkin Avrupa direktiflerini kapsamaktadır. Üreticiler, ithalatçılar ve perakendeciler, yalnızca sağlığın korunması ve güvenliğe ilişkin yasal gereklilikleri yerine getiren ürünleri sattıklarından emin olmalıdır. ProdSG'nin 3. Bölümüne göre, bir ürünün güvenliği dört unsurdan oluşur: özellikleri, olası etkileri ve diğer ürünlerle etkileşimleri, ürünle ilgili bilgiler ve özellikle hassas kullanıcı veya tüketici grupları.
Ürün etiketlemesine benzer şekilde, üreticiler ve ithalatçılar ürünlerin sağlık ve güvenlik gerekliliklerine uygun olmasını sağlamaktan sorumludur. CE işaretinin iliştirilmesi, temel gerekliliklerin karşılandığını ve bir uygunluk beyanının düzenlendiğini kanıtlar.
GS işaretleri (geprüfte Sicherheit), üreticinin talebi üzerine mobilya gibi kullanıma hazır ürünlere gönüllü olarak iliştirilebilir. GS merkezi tarafından önceden bir test gerçekleştirilmelidir.
Bunların dışında gönüllü olarak kullanılabilen etiketler de vardır. Ancak, bu belirli koşullara tabi olabilir. Dolayısıyla bunlar serbestçe kullanılabilen etiketler değil, yalnızca belirli gerekliliklerin yerine getirilmesi halinde kullanılabilen etiketlerdir. Etiketlemenin gönüllülük esasına dayanması, gereklilikler yerine getirilse bile şirketin etiketi kullanmak zorunda olmadığı anlamına gelmektedir. Örneğin, Eko-Etiketleme Yasasının (ÖkoKennzG) gerekliliklerini yerine getiren bir çiftçi ürünlerini eko-etiket ile etiketleyebilir, ancak bunu yapmak zorunda değildir. Bu tür gönüllü etiketleme genellikle ticari ve pazarlama nedenleriyle kullanılabilmektedir.
Bitki Sağlığı Önlemleri
Hastalık ve zararlıların girişine ve yayılmasına karşı koruma sağlamak amacıyla, üçüncü bir ülke menşeli bitkiler, bitkisel ürünler ve diğer nesneler bir sınır denetim noktasında bitki sağlığı denetimine tabi tutulur.
İthalatçı veya sorumlu bir kişi, Kontrol Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak bir Ortak Sağlık Giriş Belgesi (CHED) ibraz ederek, bitki, bitkisel ürün ve diğer nesnelerin varışlarından önce kontrol edilecekleri ilgili sınır kontrol noktasına bir sevkiyatın geldiğini bildirmelidir.
(AB) 2017/625 sayılı Tüzük (Kontrol Tüzüğü), diğer hususların yanı sıra, bitki sağlığı alanındaki kontrol prosedürünü ve sorumlulukları düzenlemektedir. Ayrıca (AB) 2016/2031 sayılı Tüzük (Bitki Sağlığı Tüzüğü) bitki sağlığı gerekliliklerine ilişkin kuralları içermektedir.
Almanya'da bitki koruma mevzuatının uygulanmasından esas olarak federal eyaletlerin bitki koruma kurumları sorumludur.
Gümrük idareleri, hem ticari sevkiyatlar hem de yolcular için bitki koruma yönetmeliklerine uygun olarak zararlı organizmaların ve enfekte olmuş nesnelerin ithalatını ve transit geçişini denetlemekle görevlidir.
Özellikle tehlikeli zararlı organizmaların (2019/2072 sayılı Uygulama Tüzüğü (AB) Ek II ve IV) ve bunlar tarafından enfekte edilebilecek bitki ve bitki ürünlerinin (2019/2072 sayılı Uygulama Tüzüğü (AB) Ek VI) ithalatı, 2018/2019 sayılı Uygulama Tüzüğü (AB) Ek I uyarınca yüksek riskli bitkilerin ithalatı yasaktır.
Bitki sağlığı kontrolüne tabi olan bitkiler, bitkisel ürünler ve diğer nesneler (AB) 2019/2072 sayılı Uygulama Tüzüğünün Ek XI Bölüm A'sında ve (AB) 2018/1137 sayılı Uygulama Kararının Ek I'inde listelenmiştir.
Bunlar üçüncü bir ülkeden ancak bitki sağlığı sertifikası ile birlikte ithal edilebilir. Sertifika, sevkiyatın yapıldığı ülkenin yetkili makamı tarafından düzenlenir. Ayrıca, bu mallar sınır denetim noktasında zorunlu denetime tabidir.
Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı, Federal Maliye Bakanlığı ile mutabık kalarak Almanya'da kurulan sınır denetim noktalarını ve görevlendirilen gümrük idarelerini Resmi Gazete'de yayınlar.
Bitki sağlığı denetiminin bir parçası olarak, mallar ve sunulan belgeler bitki sağlığı servisi tarafından kontrol edilir. Bu servis malların ithal edilebilirliğine karar verir. Bitki sağlığı servisi tarafından usulüne uygun olarak doldurulan ve imzalanan, diğer hususların yanı sıra ithalata uygunluk sonucunun da belirtildiği CHED-PP, bitki sağlığı denetiminin yapıldığının kanıtı olarak gümrük işlemleri için gümrük idaresine sunulmalıdır.
Bu nedenle gümrük işlemleri ancak bitki sağlığı denetiminden sonra mümkündür. Bitki sağlığı kurumu ithal edilebilirliği reddederse, mallar bir gümrük prosedürüne tabi tutulamaz.
Helal Belgelendirme
Almanya’da helal belgelendirmesi zorunlu bir uygulama değildir. Ancak, ağırlığını vatandaşlarımızın oluşturduğu kalabalık bir Müslüman tüketici grubunun ihtiyaçları doğrultusunda, başta gıda ürünleri alanında uygulanmak üzere, helal standart ve belgelendirme sistemlerinin varlığı söz konusudur.
Almanya’nın ithalat politika ve uygulamaları bakımından, Türkiye’deki helal belgelendirme kuruluşlarından alınan belgeler, ithalat ve piyasaya arz bakımından bir olumsuzluk teşkil etmemektedir. Ayrıca, ülkemizden ithal edilen gıda ürünlerinin, konuyla ilgili hususi bir sertifikasyon mevcut olmasa dahi “helal” niteliğinde olduğu, Almanya’da yerleşik Müslüman tüketicilerin büyük çoğunluğu tarafından kabul görmektedir.
Hâlihazırda helal sertifikaları konusunda Avrupa genelinde faaliyet gösteren ve bütün İslami STK’lar tarafından kabul edilen bir üst kuruluş bulunmamaktadır.